Ana içeriğe atla

Kayıtlar

raftakikedi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

The Holiday

Selamlar, bu hafta bir filmde bahsetmek istiyorum, The Holiday. Romantik komedi formatındaki filmin başrollerini Kate Winslet, Cameron Diaz, Jude Law ve Miles Dumont paylaşıyor.  2006 yapımı olan filmde, birbirlerinden çok farklı hayatlar süren Amanda ve Iris, tatil için evlerini değiştiriyor. Biri İngiltere’deki şömineli küçük bir kasaba evine geçerken, diğeri ise Amerika’daki son derece lüks evin yolunu tutuyor.  Amanda, Amerika’da yaşıyor ve film fragmanları hazırlıyor. Iris ise İngiltere’de bir gazeteci. Yaşadıkları ya da yaşayamadıkları ilişkilerindeki sorunlardan dolayı uzaklaşmak istiyorlar. Bu yeni mekan ve çevrelerde karakterler konfor alanlarından çıkıyor ve yeniliklere kendilerini açıyor. Film, zaten dönem olarak kışı baz aldığı için battaniye ve sıcak çikolata ile izlenesi bir yapım bence. Bana pozitif enerji veren keyifli bir film oldu. Siz izlediniz mi? Film hakkındaki düşünceleriniz neler?

Akram Khan Topluluğu: Orman Kitabı

Rudyard Kipling'in Orman Kitabı romanından uyarlanan Akram Khan Topluluğu: Orman Kitabı görsel illüzyonu da görkemli bir şekilde kullanarak beni büyüledi.  Hem sahnede hem de sahne arkasında kocaman bir ekiple ortaya konan bu çalışma, anlattığı hikaye ve anlatış biçimiyle gerçekten izleyici sardı diyebilirim.  "Doğaya ve kendi köklerine duyduğu bağlılıktan yola çıkarak bu kez eseri bir dans tiyatrosu olarak uyarlayan Khan, Orman Kitabı’nı iklim krizini işlemek üzere yeniden yorumluyor ve Mowgli’yi karşımıza iklim mültecisi bir kız çocuğu olarak çıkarıyor. İnsanlığın doğaya karşı oluşturduğu tehdide odaklanan Khan, iklim değişikliğinin etkisiyle harap olmuş dünyamıza bir çocuğun gözünden bakıyor." Orman Kitabı hakkında genel geçer bilgiye sahip olarak girdiğim mekandan, izlediğim görsel şov ile bambaşka bir hikayeyle ayrıldım diyebilirim.  Yaşanması gereken bir deneyimdi ve beni davet ettiği için sahaf arkadaşım @istanbulkelepir sahibi Erdem'e teşekkür ederim.  İngil

Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin?

İstiklal Caddesi’nde yer alan Meşher keyifli bir sergi alanı. Şimdiye kadar pek çok keyifli sergiye ve süre ev sahipliği yapmış ve yapmaya devam ediyor. @mesher_official ’da Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin? isimli sergiyi gezdim. Yurt içi ve yurt dışından toplam 44 sanatçının 120’ye yakın eseri yer alıyor. Sergi, antik Yunan mitolojisinden Ekho ve Narkissos’un karşılıksız aşk mitinden hareketle kurgulanmış. Sergi yer alan eserler bu kadim anlatının sunduğu yansıma, yankılanma, başkalaşma temalarını günümüzün sanatsal ve toplumsal dinamiklerinin ışığında yorumluyor. Sergi ismi, Emily Dickinson’ın “Ben Hiç Kimseyim! Sen Kimsin?” şiirinden esinlenilmiş.  Ben, kardeşim ve canım arkadaşımla gezerken çok keyif aldım, farklı farklı eserler bizi etkiledi. İçeride fotoğraf, resim, enstalasyon gibi birbirinden farklı eser bulunuyor. Görsel, işitsel ve dokunsal boyutların iç içe geçtiği bir sergi olmuş. Doğruyu söylemek gerekirse bazı eserleri çok beğendim ama bazıları benim için neredeyse rahatsı

Murderville

Selamlar, bu haftanın dizisi Murderville. 2022 yapımı bir komedi. Ana karakter Terry Seattle, her bölüm değişen ortağı ile farklı cinayet vakalarını çözüyor. Daha doğrusu konuk olan ortağı ile birlikte iz sürüyor, bazen doğru bazen de yanlış yönlendirmelerle onu manipüle ediyor.  Şimdilik tek sezon olarak yayınlanmış yapımın toplam 6 bölümü var. Her bölüm farklı konuklarla cinayetler çözülüyor. Konuklar bazen katili yakalarken bazen de suçsuz kişileri katil sanabiliyor. Bölüm sonlarında şef Rhonda gelerek, cevabın doğru ya da yanlış olduğunu verilen ipuçlarını hatırlatarak açıklıyor. Kafa dağıtmak için eğlenceli bir yapım olmuş bence, özellikle gizem, cinayet ve komedi sevenlerin ilgisini çekecektir. Ben ilk birkaç bölüm dizi hakkında kararsız kalsam da keyifle sezonu bitirdim.  En sevdiğim bölüm ise Sharon Stone’un konuk olduğu bölümdü. Siz yapımı izlediniz mi? Favori bölümünüz var mı?

Şatonun Altında

Uzun süredir bilet kovaladığım @fizikseltiyatro topluluğunun @oyunatolyesi 'nde sahnelelen Şatonun Altında oyununu izledim. Daveti için @istanbulkelepir çok teşekkür ederim, uzun süredir bir oyunda böyle gülmemiştim.  Oyun, hem metin hem de oyunculuklar açısından bana çok keyif verdi. İnteraktif bölümleri de olan, seyiriciyi bütün oyun boyunca içinde tutan bir tiyatro izlemiş olduk. Oyuncuların emeğini de ayrıca tebrik etmek isterim, kaç sezondur sahnede olan oyunu enerjisi hiç düşmeden dün akşam yine sahnelediler. Jest ve mimiklerine bayıldım. Birkaç defa izlemek isteyeceğim oyunlardan biri oldu. Macbet oyunundan uyarlanarak hazırlanan metinde absürt, trajik ve bol kanlı bir güldürü ortaya çıkmış. Şatonun altında yaşayan iki kafadar bize Macbet'in tragedyasını yaşatarak anlatıyor ama trajedi sahnede bir komediye dönüşüyor. Seyirciye soru sormalar, karşılıklı atışmalar ile interaktif hale getirilen oyundan çıkanların yüzü hep gülüyordu. Ben oyundan çok keyif aldım ve herke

Benküre / Planet I?

Yapay Zeka sanatına hazır mıyız? Bu sergi sayesinde haberim olan mekan Zülfaris Karaköy, Odeabank’ın dijital ve yeni medya sanatına odaklanan O’art platforumu tarafından gerçekleştirilen Benküre / Planet I? sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi eserleri, heykeltıraş  @handesekerciler  ve yeni medya sanatçısı  @ardayalkin ’dan oluşan sanatçı ikilisi  @wearehaar ’ın disiplinler arası çalışmalarından oluşuyor.   Mekanın bahçesinde bir heykel yerleştirmesi sizi karşılarken, ilk katı müziğe, üst katı ise heykel, resim ve vitray çalışmalarına ayrılmış. Sergide, mermer, cam, metal gibi geleneksel malzemeleri ışık, ses, ekran, bilgisayar yazılımları, yapay zekâ gibi teknolojik araçlarla birleştirilmiş.  Yapay zekanın yaratma ve sanatsal beceriler gösterebilmesi fikri bana biraz korkutucu gelse de benim için ilginç bir deneyimdi. Umarım mekan güzel bir dönüşüm yaşar ve ilginç sergilere ev sahipliği yapar. Meraklılarına tavsiye ederim.  Benküre / Planet I? 📌 Zülfaris Karaköy ✨ Hande

Friends

Merhaba, yakın zamanda izlediğim ya da favorilerim olan dizi ve filmlerden kısaca bahsetmek istiyorum. Bu konseptin ilk gönderisi de elbette Friends. Çünkü kendisi benim favori dizim, sıkıntılı zamanlarımda kafamı dağıtmak için sığındığım liman. Pek çok kişinin sevdiği bazılarının ise hiç hoşlanmadıkları ama sitcom efsanelerinden biri. Komedi ve sitcom sevenlere ama bu kıstasın dışında da genel izleyici kitlesine hitap eden bir yapım. Dizi, Manhattan'a yaşayan 6 arkadaşın günlük hayatlarından kesitler sunuyor. Hayat, arkadaşlık, aşk, ilişkiler, meslekler… Monica, Chandler, Rachel, Ross, Phobe ve Joey. Farklı meslekler ve aile yapılarından gelen bu arkadaş grubu Central Perk ve özellikle Monica’nın evinde vakit geçiriyor. Her karakterin şahsına özel tepkileri, hafızalara kazınan replikleri var. Yapım, 10 sezon boyunca sürmüş. Çok uzun gelebilir ama bölüm süreleri yaklaşık 25 dakika. Herkesin favori karakteri değişse de dizi, bence eğlenceli sahneleri ile çok keyifli bir tarza ve içe

Kağıttan Kediler

     Kağıttan Kediler, Selçuk Demirel'in çizimlerinin, kendisinin farklı yazarlardan yaptığı kedili seçkilerle buluşmuş hali diyebiliriz. Kitabın baskısı Yapı Kredi Yayınları tarafından yapılmış. Benim aradığım dönem piyasada bulunması biraz zordu. Ama şimdi aşağıdaki linkte stoğu bulunuyor.        Ben bu kitabı Ankara'da kardeşimin evine geçerken şu an ismini hatırlayamadığım bir sahaftan almıştım. Öylesine girip, uzun zamandır aradığım bir kitabı bulmak beni çok mutlu etmişti. Görünce hemen kaptım tabii ama kitabı okumam, en azından tamamını, çok sonrayı buldu diyebilirim. Ara ara kitaplığın başına gidip karıştığım bu kitabın sonunda tamamını okudum. Kitap, tam hafta sonu kahve içerken fonda hafif bir müzik eşliğinde keyif yaparak okunacak bir kitap hissi yarattı bende. Hatta sanki bir sergi geziyormuşum da ek olarak eserlere metinler iliştirilmiş gibi geldi. Koca bir sergi salonunu avuçlarımın içinde tutuyormuşum gibi.       Selçuk Demirel, illüstrasyonlarını keyifle takip e

Zihin Koleksiyoncusu

     Zihin Koleksiyoncusu, Doç. Dr. Aslı Kotaman'ın kaleminden çıkan ve Karakarga etiketiyle raflarda yerini almış bir eser. Hem kitap hem de yazarıyla sevgili dostum Zeynep sayesinde tanıştım. Kendisinin bana hediyesi olan kitaplardan biriydi.       Zihin Koleksiyoncusu / Dönüşümün Kitabı açıkçası isim ve kapağına baktığımda bende farklı bir izlenim oluşturmuştu. Kitabı okumaya başladığımda ise içeriğin düşündüğümden çok daha farklı olduğunu fark ettim. Yazar ve eser hakkında bir ön bilgim yoktu, kendim araştırıp almadığım için ve bir merakla direk sayfaların içine atladığımdan uzun uzadıya bir kitap öncesi araştırmasına da girişemedim açıkçası.       Başlayıp 1-2 bölüm geçtikten sonra da yazarın anlatmak istediklerine, hislerine, duygularına kulak vermeye devam etme arzusunda buldum kendimi. Kavramları tartışıyordu, aralarında benim de sürekli ikileme düştüğüm kavramlar da vardı. Kendi iç sesiyle, hissettikleri ile toplumun 'yok aslında böyle düşünmelisin Aslı' dediği nok

Frankenstein'in Laneti

     Frankenstein'in Laneti, hayattayken tanışma fırsatı bulamadığım ama hep tanışmayı istediğim Giovanni Scognamillo'nun kaleminden çıkan bir eser. Bilge Karınca Yayınları tarafından da biz okuyuculara ulaştırılmış. Polisiye romanlardan sonra bir de korku edebiyatına inceden giriş yapayım dedim. Sanırım pandeminin de etkisiyle oldukça tekdüzeleşen hayatımı bu şekilde daha enerjik kılıyor olabilirim. Bazı kesmeli biçmeli satırları okurken zorlanmadım değil ama yine de farklı bir okuma deneyimi oldu benim için.      Frankstein ya da Modern Prometheus  karakteri aslında İngiliz yazar Mary Shelley tarafından yaratılmış kurgu bir karakter. Fakat bu karakter hem sinema hem de edebiyatta o kadar ilgi çekmiş ki farklı farklı anlatıları ve versiyonları mevcut. Ben Mary Shelley tarafından yazılan asıl eseri henüz okumadım ama fırsat bulduğumda kesinlikle onu da okuyacağım. Şimdilik sinemadan ve kısa metinlerden aşina olduğum Frankenstein ve lanetini Giovanni Scognamillo kaleminden okudu

heybeliada'da tanrı ve adam

     heybeliada'da tanrı ve adam, Kriton Dinçmen'in kaleminden Arion Yayınevi etiketiyle çıkmış. Kitabı piyasada bulmak pek kolay değil sanırım çünkü biraz eski bir baskı. Biz ailemizin sahafından almıştık, daha doğrusu kardeşim kendisi için almıştı. Okuyup beğenince bana da tavsiye etti.       heybeliada'da tanrı ve adam, kapağında büyüklere bir masal alt başlığı ile okuyucuyu karşılıyor. Kurgu olarak beni biraz şaşırtan kitaplardan oldu. Kriton Dinçmen ile de bu kitapla ilk tanıştım. Kendisi, psikiyatr, akademisyen ve yazar olarak geçiyor ama kendisi hakkında farklı bilgiler gördüm, gerçekliğini doğrulayamadığım için o konuda kafamda soru işaretleri oluştu. Bu kitabını okudum ama başka bir kitabını okur muyum emin değilim.       heybeliada'da tanrı ve adam kitabına gelecek olursak, nesir olarak düzenlenmiş ama belli bir kritere uyulmadan ilerliyor. Farklı bir metin akışı var. Çok kısa bir kitap olduğu için çok fazla detay vermek istemiyorum. Denk geldiğinizde hızlıca

Orchestra'Sion Solistleriyle Geçmişle Dans

     Notre-Dame de Sion İstanbul Lisesi, hem mekan hem de kültürel etkinlikleriyle en sevdiğim yerlerden biri. Okul olarak hem müziği hem de diğer kültürel faaliyetlere ön ayak olmaları, bu çerçevede öğrencilerine çok güzel perspektifler sunmalarıyla gönlümde ayrı bir yerde. Ayrıca İstanbullu sanatseverlere keyifli anlar yaşatmaları paha biçilemez. Ücretsiz ama rezervasyonlu olarak sayısız konser düzenleyerek keyifli orkestralarıyla bizlere çok keyifli anılar sunuyorlar.       Okulun mekan olarak insanı saran konser salonu içerisinde hangi eseri dinlesem mutlaka bir keyif ve mutlulukla ayrılıyorum. Hem öğrencileriyle sundukları eserlerde hem de dünyaca ünlü müzisyenleri bir araya getirdikleri performanslarda huzur ve keyifle dolmuş, günlük yaşantımın sıkıntılarından bir parça olsun uzaklaşmış dingin bir şekilde o güzelim bahçeye indiğimi anımsıyorum hep.       Pandemiden dolayı uzak kaldığım Notre-Dame de Sion İstanbul Lisesi ve Orchestra'Sion ile dün akşam çok keyifli bir konserde

Mitoloji

       Mitoloji, Haldun Taner imzasıyla Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan ve içerisinde 1977 Milliyet Çocuk dergisinde yayımlanmış yazılardan oluşuyor. Haldun Taner, dilini ve üslubunu çok sevdiğim bir yazardır aslında ama bu kitabında biraz hayal kırıklığı yaşadığımı belirtmem gerekiyor. Bazı ifadeleri görünce kitaplarını severek okuduğum Haldun Taner'e mi ait bu cümleler diye düşünmedim değil. Hem bir çocuk dergisinde yayımlandığı hem de özellikle kadınlara yönelik kullanılan sıfatlar beni şaşkına çevirdiği için kendimi sorgulama gereği hissettim. Severek okuduğum bu yazarın diğer kitapları da böyleydi aslında ama benim hassasiyetlerim arttığı için mi bu kitapta daha fazla rahatsızlık hissettim, yoksa bu kitaba özel bir durum mu var? Bunu anlayabilmek için başka kitaplarını bu ayrım zihnimdeyken okuyacağım.        Aslında kitabı yayınevinin kendi dükkanında gördüğümde, arka kapağını okuyup çok heyecanlanmıştım. Mitoloji -en azından benim gözlemleyebildiğim kadarıyla- ülkemi

Feministlere Masallar

     Feministlere Masallar, Atla Rapunzel'in Sırtına 6 kadın yazarın metinlerinden oluşturulmuş. Kitabın baskısı AD Yayıncılık tarafından yapılmış. Daha önce internetten gördüğüm ama baskısını bulamadığım bir kitaptı. Ailemizin sahafında ( Atlas Sahaf yeni adıyla İstanbul Kelepir ) görünce de hemen kaptım. Kitaptaki masalların yazarları Maeve Binchy, Zoe Fairbairns, Ivy Bannister, Mary Dorce, Leland Bardwell, Mairide Woods.        Kitap, çocukken sık sık dinlediğimiz masalları içeriyor ama bu masalların ne başı eskisi gibi ne de sonu. Narin ve tatlı prenseslerimiz artık prensler tarafından kurtarılmayı beklemiyor, hayatlarının iplerini ellerine alıp kendi yaşamlarına yön veriyor. Prenslerden de kimse korkusuz olmasını beklemiyor, çünkü insanlar korkabilir ve prensler de insandır. Alışılagelen sonları, toplumsal cinsiyet kalıplarının bizlere küçücük çocuklarken aşılandığı masallar sizleri de rahatsız ediyorsa gelin eski masalları yeniden yazalım. Artık prensesler kulelerinde kurtarı

kedi anaları

     kedi anaları, Gülümser Heper'in kaleminden çıkmış ve Bence Kitap etiketiyle basılmış. Kitabı sahafta gördüğüm zaman arkasını okumaya fırsat bulamadığım için sadece başlığına bakıp almıştım. Açıkçası içeriğiyle ilgili çok farklı bir beklentiye girdiğimi söylemem lazım. Daha farklı bir hikaye dizisi bekliyordum ve okuduğum kitap beklentimden çok çok farklı bir eserdi.      Kitabın arka kapağında şu şekilde bir metin yer alıyor:  " İtilmiş ve dışlanmış kimliklerin, söyleyecek sözü ve itirazı olan kadınların; sokak hayvanlarının ve aykırı kişiliklerin ibret verici hikayelerinin usta bir anlatımla kaleme alındığı mükemmel bir çalışma... Birbirinden ilginç karakterlerin şaşırtıcı yaşamlarının akıllardan silinmeyecek öyküleri... Yalın ve etkileyici Türkçesi, akıcı dili ve hayret verici kurgusuyla elinizden bırakamayacağınız usta işi bir kitap... "       Açıkçası arka kapaktaki yazıda biraz abartılmış. Ne yazık ki Türkçesi övülen kitapta bazı hatalar mevcuttu. Kitabı işe gel

Pera'da Uzun Cuma

           P era Müzesi, gezmeyi en sevdiğim sergi mekanlarından biri. Toplam 5 katlı, İstiklal'in hemen arkasında, nefis bir manzaraya karşı kurulmuş o güzelim İstanbul binalarından biri. Sanatseverleri ağırlamayı seven bu mekan, Çarşamba günleri öğrencilere (Genç Çarşamba), Cuma günleri (Uzun Cuma) ise herkese ücretsiz olarak kapılarını açıyor. Cuma gününün bir başka anlamı ise saat 22.00'a kadar açık olması! Ben özellikle ofisimin konumu ve çalışma saatlerimden dolayı hiç denk gelemiyordum ve o güzelim sergileri kaçırdığım için hayıflanıyordum. Bu sayede haftayı çok keyifli bir şekilde noktalamış oldum.       Pera Müze'si pazartesi dışında her gün açık, yalnızca günlere göre çalışma saatleri değişiyor. Sitesinden detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Güncel sergi duyurularını ise sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.       Cuma günü işten çıkıp kendimi metroya attım. Maalesef İstiklal'in değişen ve dönüşen yüzü orada yemek yemeyi sevdiğim mekanları da pandemi il

Piyano ve Kemanın Notalarla Dansı

               İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali / Akademi Festival İstanbul kapsamında dün gece Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Svetlin Roussev ve Elena Rozanova'yı dinleme fırsatı yakaladım. Ailemizin sahafı Erdem Bey'in davetiyle katıldığım bu festival konseri kulağımda müthiş bir tını bıraktı. Pandemi nedeniyle o kadar uzun zamandır bir konsere gitmemiştim ki, işten çıkıp yola düşünce mutluluktan koştum diyebilirim. Konser salonuna girince bir kez daha konsere ve tiyatroya gitmeyi ne kadar özlediğimi fark ettim.      Salonun girişinde önce HES kodumuzu, ardından da QR kodlu biletlerimizi gösterdik. Bir kişi boşluklu hazırlanan oturma düzeninde kendi koltuklarımızı bularak konseri beklemeye başladık. Böyle güzel bir konserin izleyicisinin az ve salonun bu kadar boş olması biraz içimi burksa da uzun zaman sonra konsere gitmenin mutluluğuna odaklandım.       Konser esnasında pandeminin dijital bağımlılığı ne kadar artırdığını yeniden görmüş oldum. Önceden konser

Geze Geze İstanbul: Herhangi Bir Yerde 4

     Geze Geze İstanbul: Herhangi Bir Yerde 4, Deniz Som'un Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde yazdığı röportajlardan derlenen kitaplardan biri. Tepe Tepe İstanbul, Dere Tepe Anadolu, Yedi Tepe İstanbul ve dizinin son kitabı olan Geze Geze İstanbul. Yazar, İstanbul'un semtleri ve anıt yapılarına yer verdiği bu kitapta bizleri farklı noktalara götürüyor.      Pandemi dönemi nedeniyle kitapları hep metroda ev ve iş rotasında okuyordum. Bu kitabı okurken ise uzun zaman sonra Kadıköy'e geçtim, dönüşte vapura bindim. Ardından Pierre Loti tepesine teleferik ile çıktım. Sonuna doğru da Bostancı'dan vapura binip Heybeliada'da aldım soluğu. Kitabın kerameti ile yasakların hafiflemesini birleştirdim sanırım.      Geze Geze İstanbul, bizlere belki de hep gözümüzün önünde olan bazen fark etmediğimiz bazen de görmezden geldiğimiz tarihi ve kültürel dokularımızın başlarından geçenleri anlatıyor. Keyifli bir röportaj diliyle yazılmış olan kitap aslında haftalık köşe yazıların

Murakami'nin Kedisi

     Murakami'nin Kedisi ile İstanbul'da ezoterik bir maceraya hazır mısınız?       Yazar Aylin Oflaz, kitapta yarattığı karakterlerle bana keyifli bir okuma serüveni sundu. Okültizm ve ezoterik bilgilerle çok içli dışlı olmadığım için kitapta bir hata varsa da bunları fark edecek bir bilgi birikimim bulunmuyor. Bu konulara ilgi duyanlar ve bilgi sahibi kişiler için belki de aynı keyifli okuma süreci söz konusu olmayabilir, bu konuda da küçük bir uyarı yapayım. Ama yine de t rcih edilebilecek bir kitap bence. Eğer akışı ve hikayeyi beğenmezseniz sakince elinizdeki kitabı kenara bırakabilirsiniz.      Murakami'nin Kedisi'ne gelecek olursak... Eşi ile tartışan senaryo yazarı Lal, bitkilerine bakması için ona anahtarlarını bırakan arkadaşının evine atıyor kendini. Ezkaza kendisi için pek değerli olan Murakami'nin de bir sonraki gün İstanbul'da bir etkinlikte yer alacağını öğrenen karakterimizin aklı başından gidiyor. Etkinliğin olacağı mekana giden Lal, hayallerind

100 Lakap

100 Lakap * Alınış Velveleri İle Tolga Arvas tarafından hazırlanmış Ağaçkakan Yayınları'nın Hazır Bilgi Serisi'nin üçüncü kitabı. Anason İşleri  Instagram sayfasında gördüğüm 5 TL indiriminden kaptığım kitaplardan biri. Ev ve ofis arasındaki koşturmacada özellikle zihnimi rahatlatmak için keyifle okuduğum bir çalışma oldu. Kitapta kimler yok ki!  Tolga Arvas belli bir tarih aralığına oturtmadan geniş bir yelpazeden bizlere uzak veya yakın zamanda yaşamış kişilerden ve onların aldığı lakaplardan bahsediyor. Özellikle alınış velveleleri ile verilmiş olması daha da keyifli bir okuma olanağı sağlıyor bence. Çünkü manşetlere kadar taşınmış bazı lakaplar var ve bunların nasıl bu kişilere yapıştığının merak edilecek bir detay olduğunu düşünüyorum. Belki de sadece benim kedi meraklı ruhumdandır, bilemiyorum ama sizin için de bu bir merak unsuru ise 100 Lakap tam sizlik. Yazar olabildiğince araştırma yapıp bu lakapların kökenlerinin izini sürmüş. Osmanlı'dan paşalar da var, patroniç