Ana içeriğe atla

Murakami'nin Kedisi


    Murakami'nin Kedisi ile İstanbul'da ezoterik bir maceraya hazır mısınız? 


    Yazar Aylin Oflaz, kitapta yarattığı karakterlerle bana keyifli bir okuma serüveni sundu. Okültizm ve ezoterik bilgilerle çok içli dışlı olmadığım için kitapta bir hata varsa da bunları fark edecek bir bilgi birikimim bulunmuyor. Bu konulara ilgi duyanlar ve bilgi sahibi kişiler için belki de aynı keyifli okuma süreci söz konusu olmayabilir, bu konuda da küçük bir uyarı yapayım. Ama yine de t rcih edilebilecek bir kitap bence. Eğer akışı ve hikayeyi beğenmezseniz sakince elinizdeki kitabı kenara bırakabilirsiniz.


    Murakami'nin Kedisi'ne gelecek olursak... Eşi ile tartışan senaryo yazarı Lal, bitkilerine bakması için ona anahtarlarını bırakan arkadaşının evine atıyor kendini. Ezkaza kendisi için pek değerli olan Murakami'nin de bir sonraki gün İstanbul'da bir etkinlikte yer alacağını öğrenen karakterimizin aklı başından gidiyor. Etkinliğin olacağı mekana giden Lal, hayallerindeki Murakami'yi kendinden geçmiş ve sinir küpü bir şekilde karşısında görünce biraz feleği şaşıyor haliyle. O sırada biricik kedisi kaybolduğu için ortalığı ayağa kaldıran yazar Murakami ise bir ayılıp bir bayılırken Lal hanıma da laf geçirmeyi eksik etmiyor. 


    Yaşadığı şok ile otelden çıkan Lal, çok uzaklaşmadan Murakami'nin kedisini dibinde buluveriyor. Kediyi kaptığı gibi arkadaşının dairesine kendini atan Lal, saf bir şekilde bir kedi çaldığını düşünürken olaylar birdenbire sarpa sarmaya başlıyor. St. Antoine Kilisesi papazı, komşu Madam, Levent bey ile kendisini hiç tahmin edemeyeceği bir maceranın ortasında bulan Lal, olayları anlamak ve sindirmek için bol bol Blody Mary içiyor. (Kitabı okurken az canım çekmedi değil. Ağzınız sulanabilir.)


    Beyoğlu’nda St. Antoine Kilisesi apartmanları, Pera Palas, Prag ve birkaç farklı şehre de değip geçen kitapta kendinizi aniden pagan büyüleri, psikanalizler, Uzakdoğu rahipleri ve ulu ruhların arasında bulabilirsiniz. Tabii bir de katilimiz var, hem de Murakami'nin kedisinin peşinde. 


    Akış ve dil olarak bana keyif veren bir kitap oldu. Belki de bu dönemde, bu minvaldeki kitapları kafam götürüyor. Bu kısa kuyruklu kedinin peşinden yukarıda da bahsettiğim şehirlere bir yolculuk yapın derim, kendisi yalnızca bir kedi de değil üstelik. Tabii, peşindekileri de unutmayalım...


    Aylin Oflaz'ın diğer kitabı ise Bram Stoker'ın Masası. Tanıtım bülteninden edindiğim bilgiye göre Oflaz bu kitabında okuyucuları Dracula kitabını yazan Bram Stoker'ın hayatına konuk ediyor. Dracula'yı yazdıran kimdi sorusunu da sorarak başlıyor. Murakami'nin Kedisi yedi kitaplık bir seri olarak planlanmış, bu kitap da serinin ikincisi. Diğerleri ise henüz basılmamış. Okuma listeme eklediğim bir kitap oldu. Merak edenler paragrafın başındaki kitap ismine tıklayarak inceleyebilir. 


Keyifli okumalar...

Murakami'nin Kedisi 

Aylin Oflaz

Doğan Kitap


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Damdaki Kedi

     Damdaki Kedi, bir süredir okuduğum çocuk kitapları arasında yüreğimi en sıcacık yapan diyebilirim. Hem işim gereği hem de açıkçası sevdiğim için çocuk kitapları okuyorum. Akademik metinler, koca koca romanlar ya da kısa da olsa beni derinden etkileyen öykülerin arasında arada bir çocuk kitaplarına sığındığım oluyor. Çocukken okumuş olduğum bazı kitapları yeniden okuyorum hatta. Şeker Portakal’ı, Oz Büyücüsü gibi. Ek olarak içinden kedi geçen bütün metinleri okuma takıntım da beni kedilerin başrolde olduğu farklı öykülere götürüyor. Çocuk kitaplarında da bu konuda oldukça fazla seçenek var. Hayallerimden biri olan kedilerle ilgili bir antoloji hazırlama arzumu da bu şekilde besliyorum. Bir de küçükken çok sevdiğim bir kitabım vardı, yıllarca Bursa’daki evimizdeydi ama sonra kaybolmuş. Kapağını ve hikayeyi yarım yamalak hatırlasam da adını bir türlü anımsayamıyorum. Belki bir gün bir sahaf tezgahında bulurum. Şimdiki ‘ben’ olmamda ve özellikle hayvanlara olan sevgi ve saygımda çok e

Valizdeki Kedi

     Valizdeki Kedi, Göktuğ Canbaba tarafından yazılmış, Sedat Girgin tarafından resimlenmiş bir çocuk kitabı. Evinde miskin bir şekilde uyuklayıp, hayatını bu şekilde geçiren Kiki isimli bir kedinin birden kendisini Paris sokaklarını arşınlarken bulmasını anlatıyor. Sevgili Kikiciğimiz o miskin halinden kurtulup, Paris’te ne işlere bulaştırıyor patilerini.        Bir halı pisisi olan Kiki, bir anda kendini Paris sokaklarında kehanet pisisi olarak buluveriyor. Kedilerle fareler arasındaki savaşı bitirmeye çalışan Kiki, birden sorunlarını unutup Sanat Ağacı’nın hayatını kurtarmaya adıyor kendini. Sanat Ağacı üstte sanatçı kedilere, köklerinde ise farelere kendini yuva yapmış bir ağaç. Bir gün bu ağacı kesmek isteyen biri çıkıyor. Kediler fareleri, fareler ise kedileri suçluyor bu işte. Ama Kiki aslında onların ayrı olmadıklarını birlikte çalışarak ağaçlarını yani evlerini kurtarabileceklerine onları ikna etmeye çalışıyor. Kiki, kediler ve fareler birlik olarak Sanat Ağacı’nı yani evler

Kadınlar Vaizi

           Kadınlar Vaizi en sevdiğim yazarlardan biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar’a ait. Elimdeki kitap Mavi Çatı Yayınları tarafından basılmış. Kitaba geçmeden önce editleme kısmının beni biraz hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim. Kitap editi yapan biri olarak aynı sayfayı defalarca okumanın verdiği göz yorgunluğu, zihnin otomatik olarak doğru algılayıp tamamlaması ve bunun sonucunda bazı harf ve kelime hataları elbette olabilecek durumlar, ama bunun çok fazla olması, konuşma cümlelerinin karman çorman edilmesi ise okuyucunun gerçekten keyfini kaçıracak eksilere dönüşüyor.  İçindekiler sayfası da bulunmuyor kitapta. Bu benim için önemli bir detay, o yüzden ekleme ihtiyacı duydum. Başka bir baskısında bu hataların düzeltilip düzeltilmediğini inceleme şansım olmadı ama alırken bunu göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.  Farklı bir yayınevinin de tercih edebilirsiniz.       Kitaba gelecek olursak eğer, kitaba adını veren hikaye ve onu takip eden kısa öykülerden oluşuyor.