Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İletişim Yayınları etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

hepsi hikâye

       Hepsi Hikâye, Gaye Boralıoğlu’nun kaleminden okudum ikinci kitap. İlki Dünyadan Aşağı idi. Oradaki üslubunu beğendiğim için başka kitaplarıyla da tanışmayı istediğim bir yazar olmuştu. Bu kitapla ise onu okuduktan yıllar sonra Atlas Sahaf raflarında kendimi kaybetmişken rastladım. Daha doğrusu eski adıyla Atlas Sahaf, yeni adıyla ise Atlas İstanbul Kelepir Kitap, özellikle pandemi dönemiyle birlikte benim işten eve dönerken yaptığım bir kaçamak, bir nefes alma seansına dönüştü diyebilirim. Fiyatlarıyla okurları, kazandıklarıyla ise dükkandaki ve çevredeki kedileri mutlu eden bir yer. Zaten sık sık Instagram hesabımda da bahsediyorum. Eğer merak ederseniz şuradaki linkten bir göz atabilirsiniz; Atlas İstanbul Kelepir Kitap      Hepsi Hikâye kitabına dönecek olursam, içerisinde on bir hikaye bulunuyor. Hikayeler aynı karakterlerin çevresinde dönüyor. Yani bir hikayede tanıştığımız ve hikayesine ortak olduğumuz kahramanın hayatının farklı farklı olaylarına ortak oluyoruz. Kitaptaki

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

İlhami Algör’ün okuduğum ilk kitabı. Önce filmini izlemiştim kitabı okumak daha sonra kısmet oldu. Aynı doğrultuda gidiyor neredeyse ama belli başlı noktalarında ciddi ayrımlar var. Dil olarak aynı, garip ama okuyanını, izleyenini sarıyor kendine. Her ikisini de beğendim, her ikisinde gördüğüm farklı Müzeyyen yorumlarını… Kitap ve film erkek  kahramana odaklanıyor ama sanırım ben kadına odaklandım.  Filmde Sezin Akbaşoğulları ve Erdal Beşikçioğlu başrolleri paylaşıyordu. İkisinin de oyunculuklarını, karakterlere bürünüşünü izleyici olarak sevmiştim. Filmde birebir Müzeyyen ile karşılaşabiliyorsunuz tüm o gizemli halinin belirsizliğinin yanı sıra var edebiliyorsunuz fakat kitapta Müzeyyen daha flu. Hem filmde hem de kitapta erkek kahramanımız kendiyle konuşmayı seviyor. Belki de Müzeyyen’e açık konuşamadığı kadar konuşuyor kendisi ile. Edebi bir dilden ziyade daha sokak ağzı, ironik bir dili var romanın filmde yönetmende bu dili pek değiştirmemiş, iyi de olmuş bence. “… Sonra,