Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mitoloji

       Mitoloji, Haldun Taner imzasıyla Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan ve içerisinde 1977 Milliyet Çocuk dergisinde yayımlanmış yazılardan oluşuyor. Haldun Taner, dilini ve üslubunu çok sevdiğim bir yazardır aslında ama bu kitabında biraz hayal kırıklığı yaşadığımı belirtmem gerekiyor. Bazı ifadeleri görünce kitaplarını severek okuduğum Haldun Taner'e mi ait bu cümleler diye düşünmedim değil. Hem bir çocuk dergisinde yayımlandığı hem de özellikle kadınlara yönelik kullanılan sıfatlar beni şaşkına çevirdiği için kendimi sorgulama gereği hissettim. Severek okuduğum bu yazarın diğer kitapları da böyleydi aslında ama benim hassasiyetlerim arttığı için mi bu kitapta daha fazla rahatsızlık hissettim, yoksa bu kitaba özel bir durum mu var? Bunu anlayabilmek için başka kitaplarını bu ayrım zihnimdeyken okuyacağım.        Aslında kitabı yayınevinin kendi dükkanında gördüğümde, arka kapağını okuyup çok heyecanlanmıştım. Mitoloji -en azından benim gözlemleyebildiğim kadarıyla- ülkemi

Feministlere Masallar

     Feministlere Masallar, Atla Rapunzel'in Sırtına 6 kadın yazarın metinlerinden oluşturulmuş. Kitabın baskısı AD Yayıncılık tarafından yapılmış. Daha önce internetten gördüğüm ama baskısını bulamadığım bir kitaptı. Ailemizin sahafında ( Atlas Sahaf yeni adıyla İstanbul Kelepir ) görünce de hemen kaptım. Kitaptaki masalların yazarları Maeve Binchy, Zoe Fairbairns, Ivy Bannister, Mary Dorce, Leland Bardwell, Mairide Woods.        Kitap, çocukken sık sık dinlediğimiz masalları içeriyor ama bu masalların ne başı eskisi gibi ne de sonu. Narin ve tatlı prenseslerimiz artık prensler tarafından kurtarılmayı beklemiyor, hayatlarının iplerini ellerine alıp kendi yaşamlarına yön veriyor. Prenslerden de kimse korkusuz olmasını beklemiyor, çünkü insanlar korkabilir ve prensler de insandır. Alışılagelen sonları, toplumsal cinsiyet kalıplarının bizlere küçücük çocuklarken aşılandığı masallar sizleri de rahatsız ediyorsa gelin eski masalları yeniden yazalım. Artık prensesler kulelerinde kurtarı

kedi anaları

     kedi anaları, Gülümser Heper'in kaleminden çıkmış ve Bence Kitap etiketiyle basılmış. Kitabı sahafta gördüğüm zaman arkasını okumaya fırsat bulamadığım için sadece başlığına bakıp almıştım. Açıkçası içeriğiyle ilgili çok farklı bir beklentiye girdiğimi söylemem lazım. Daha farklı bir hikaye dizisi bekliyordum ve okuduğum kitap beklentimden çok çok farklı bir eserdi.      Kitabın arka kapağında şu şekilde bir metin yer alıyor:  " İtilmiş ve dışlanmış kimliklerin, söyleyecek sözü ve itirazı olan kadınların; sokak hayvanlarının ve aykırı kişiliklerin ibret verici hikayelerinin usta bir anlatımla kaleme alındığı mükemmel bir çalışma... Birbirinden ilginç karakterlerin şaşırtıcı yaşamlarının akıllardan silinmeyecek öyküleri... Yalın ve etkileyici Türkçesi, akıcı dili ve hayret verici kurgusuyla elinizden bırakamayacağınız usta işi bir kitap... "       Açıkçası arka kapaktaki yazıda biraz abartılmış. Ne yazık ki Türkçesi övülen kitapta bazı hatalar mevcuttu. Kitabı işe gel

Pera'da Uzun Cuma

           P era Müzesi, gezmeyi en sevdiğim sergi mekanlarından biri. Toplam 5 katlı, İstiklal'in hemen arkasında, nefis bir manzaraya karşı kurulmuş o güzelim İstanbul binalarından biri. Sanatseverleri ağırlamayı seven bu mekan, Çarşamba günleri öğrencilere (Genç Çarşamba), Cuma günleri (Uzun Cuma) ise herkese ücretsiz olarak kapılarını açıyor. Cuma gününün bir başka anlamı ise saat 22.00'a kadar açık olması! Ben özellikle ofisimin konumu ve çalışma saatlerimden dolayı hiç denk gelemiyordum ve o güzelim sergileri kaçırdığım için hayıflanıyordum. Bu sayede haftayı çok keyifli bir şekilde noktalamış oldum.       Pera Müze'si pazartesi dışında her gün açık, yalnızca günlere göre çalışma saatleri değişiyor. Sitesinden detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Güncel sergi duyurularını ise sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.       Cuma günü işten çıkıp kendimi metroya attım. Maalesef İstiklal'in değişen ve dönüşen yüzü orada yemek yemeyi sevdiğim mekanları da pandemi il

Piyano ve Kemanın Notalarla Dansı

               İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali / Akademi Festival İstanbul kapsamında dün gece Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Svetlin Roussev ve Elena Rozanova'yı dinleme fırsatı yakaladım. Ailemizin sahafı Erdem Bey'in davetiyle katıldığım bu festival konseri kulağımda müthiş bir tını bıraktı. Pandemi nedeniyle o kadar uzun zamandır bir konsere gitmemiştim ki, işten çıkıp yola düşünce mutluluktan koştum diyebilirim. Konser salonuna girince bir kez daha konsere ve tiyatroya gitmeyi ne kadar özlediğimi fark ettim.      Salonun girişinde önce HES kodumuzu, ardından da QR kodlu biletlerimizi gösterdik. Bir kişi boşluklu hazırlanan oturma düzeninde kendi koltuklarımızı bularak konseri beklemeye başladık. Böyle güzel bir konserin izleyicisinin az ve salonun bu kadar boş olması biraz içimi burksa da uzun zaman sonra konsere gitmenin mutluluğuna odaklandım.       Konser esnasında pandeminin dijital bağımlılığı ne kadar artırdığını yeniden görmüş oldum. Önceden konser

Geze Geze İstanbul: Herhangi Bir Yerde 4

     Geze Geze İstanbul: Herhangi Bir Yerde 4, Deniz Som'un Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde yazdığı röportajlardan derlenen kitaplardan biri. Tepe Tepe İstanbul, Dere Tepe Anadolu, Yedi Tepe İstanbul ve dizinin son kitabı olan Geze Geze İstanbul. Yazar, İstanbul'un semtleri ve anıt yapılarına yer verdiği bu kitapta bizleri farklı noktalara götürüyor.      Pandemi dönemi nedeniyle kitapları hep metroda ev ve iş rotasında okuyordum. Bu kitabı okurken ise uzun zaman sonra Kadıköy'e geçtim, dönüşte vapura bindim. Ardından Pierre Loti tepesine teleferik ile çıktım. Sonuna doğru da Bostancı'dan vapura binip Heybeliada'da aldım soluğu. Kitabın kerameti ile yasakların hafiflemesini birleştirdim sanırım.      Geze Geze İstanbul, bizlere belki de hep gözümüzün önünde olan bazen fark etmediğimiz bazen de görmezden geldiğimiz tarihi ve kültürel dokularımızın başlarından geçenleri anlatıyor. Keyifli bir röportaj diliyle yazılmış olan kitap aslında haftalık köşe yazıların

Murakami'nin Kedisi

     Murakami'nin Kedisi ile İstanbul'da ezoterik bir maceraya hazır mısınız?       Yazar Aylin Oflaz, kitapta yarattığı karakterlerle bana keyifli bir okuma serüveni sundu. Okültizm ve ezoterik bilgilerle çok içli dışlı olmadığım için kitapta bir hata varsa da bunları fark edecek bir bilgi birikimim bulunmuyor. Bu konulara ilgi duyanlar ve bilgi sahibi kişiler için belki de aynı keyifli okuma süreci söz konusu olmayabilir, bu konuda da küçük bir uyarı yapayım. Ama yine de t rcih edilebilecek bir kitap bence. Eğer akışı ve hikayeyi beğenmezseniz sakince elinizdeki kitabı kenara bırakabilirsiniz.      Murakami'nin Kedisi'ne gelecek olursak... Eşi ile tartışan senaryo yazarı Lal, bitkilerine bakması için ona anahtarlarını bırakan arkadaşının evine atıyor kendini. Ezkaza kendisi için pek değerli olan Murakami'nin de bir sonraki gün İstanbul'da bir etkinlikte yer alacağını öğrenen karakterimizin aklı başından gidiyor. Etkinliğin olacağı mekana giden Lal, hayallerind