Ana içeriğe atla

Metin Akpınar ile Muhabbet




    Metin Akpınar ile Muhabbet, Maximum UNİQ Hall sahnesinde dün gece seyirciyle buluştu. Ne mutlu bana ki ben de o seyirciler arasındaydım ve bu büyük ustanın muhabbetine nail oldum. Devekuşu Kabare oyunları, filmleri ve belgesellerini hayranlıkla izlediğim Metin Akpınar'ı sahnede görmek çok ayrı bir heyecandı. 


    Emeğini verdiği tüm işlerde olduğu gibi o nahifliği, mütevaziliği ve içtenliğiyle bir söyleşi tadındaki gösteriden izleyicilere enerjisini bu kadar güzel geçirebilen nadir sanatçılar olduğunu düşünüyorum. Soru soran sormayan bütün izleyicilerin o an orada olmaktan duydukları mutluluk ve heyecan o kadar güzel bir sinerji yarattı ki, hissetmemek mümkün değil. Tanıtım metninde yer alan şu cümlelere yer vermeden de geçemiyorum o yüzden;


...

Sonra da “Dün akşam neredeydin?” diye soranlara gururla söyleyeceğiz:


“Metin Akpınar ile sohbet muhabbette!”

...


    Her izleyicinin bu gurur ve mutluluğu duyduğuna eminim. Tam kapasite ile Metin Akpınar'ı bir tiyatro ya da kabare oyunu için olmasa da muhabbet için sahnede görmek tarifsiz bir keyifti. Biz hala özellikle Devekuşu Kabare'den bulduğumuz bölümleri aynı keyifle izlediğimiz için heyecanımızdan gün bizim için normal akışından daha uzunmuş gibi geldi.


    Sahnede büyük bir ekran ve yukarıda eklediğim çakmak çakmak bakışlarıyla bizleri yakalayan bir Metin Akpınar'la beklemeye başladık. Arkadan ise oyunlardaki sesler ve müzikler eşlik etti. Sahnede iki koltuk ve çevresinde de Zeki Alasya, Haldun Taner olmak üzere heyecandan şimdi unuttuğum birkaç kabare oyuncusunun fotoğraflarıyla bir arka plan oluşturulmuş. Deli İbrahim skecinde kullanılan kaftan, yanlış hatırlamıyorsam Deliler oyunundaki pijama ve oyunları anımsatan başka objelerle düzenlenen sahne beklerken seyircileri oyunları düşünmeye ve bekleme sürecini heyecanla geçirmeye sevk etti. 





    Etkinlik saati gelince de ilk olarak moderatör Zeynep Miraç sahne gelip seyirciyi selamlayarak programın çıkış öyküsüne kısaca değinip Metin Akpınar'ı takdim etti. Sahneye ayakta alkışlanarak giren büyük usta da seyircini selamladı. Programın akışı, Zeynep hanımın soruları, seyircilerden gelen sorular ve kabare oyunlarından kesitlerle gerçekleşti. Bazen gittikleri turnelerde yaşadıkları ilginç anılar bazen de çalışmalarının arka planları ile ilgili anıları dinledik. Aşk, siyaset, yemek, müzik, umutlar... Kimi zaman hüzünlendik çoğu zaman kahkahalarla salon çınladı. Biraz geçmişten biraz gelecekten. Aşk, sanat, toplum, siyaset... 


    Seyirci sorularından önce herkesin bu akşam için teşekkür etmesi ve Metin beyin var olun demesi bni ayrıca etkiledi. Sahneye 60 yılını vermiş, 10 yılını da öğrencilerine aktarma ile geçirmeye çalışan bu kadar büyük bir ustanın nahif, saygılı ve içten bir şekilde gelen bütün sorulara cevap vermesi, günümüzdeki pek çok 'sanatçı'ya çıkarılabilecek bir ders niteliğindeydi. 


    Gelen sorulara verdiği cevaplarla da beni ve hatta sanıyorum ki bütün seyircileri bir kez daha kendisine hayran bıraktı. Özellikle okullarda son zamanlarda popüler hale gelen kodlama derslerine değinirken felsefe derslerinin de önemini ve geri gelmesi gerektiğine vurgusu, metaverse ile ilgili düşüncelerini dinlemek hayranlığımı perçinledi. Entelektüel bireyin somut bir örneği olarak bütün mütevaziliğiyle bizleri sanki bir muhabbet sofrasındaymışız gibi sardı. Keşke bir gün böyle bir şey de mümkün olabilse.


    Etkinlikte hem benim hem de sevgilimin dikkatini çeken çok güzel bir nokta oldu ona değinmeden edemeyeceğim. Program başlarken hep alışık olduğumuz 'Telefonlarınızı sessize alınız ve fotoğraf video çekimi ile akışı bozmayınız' yerine 'Programın ilk 3 dakikası ile son 3 dakikasında bu güzel akşamdan anı için fotoğraf çekebilirsiniz' anonsunu duyduk. Buraya kadar her şey normal ama bizi asıl şaşırtan en azından bizim önümüzdeki sıralar için söyleyebilirim insanların bu uyarıya uymaları ve etkinlik anında etkinliğin içinde olmalarıydı. Bu da sanırım sahnedeki büyük ustaya olan saygı ve gerçekten orada, o anda olmak istemelerinden kaynaklıydı. Bu açıdan hem program hem de programın seyircisi bana çok güzel bir anı bırakmış oldu. 


    Kaç tane konser, tiyatro ve sinema salonundan gözüme sokulan ekran ışığı yüzünden söylenerek çıktım sayısını hatırlamıyorum. Sosyal medya için çekim yapanlar, oyun oynayanlar, maillerini ve mesajlarını kontrol edenler sanırım ilk aklıma gelenler... Tabii bir de bunu yaparken ekran ışıkları epey açık, karanlık ortamda daha da parlak olunca benim de aynı oranda sinir kat sayım yükseliyor her ne kadar takılmamaya çalışsam da. 


    Söylenmeyi bir kenara bırakarak seyircisiyle, akışıyla, enerjisiyle ve güzel muhabbeti ile böyle bir akşam yaşattığı için Zeynep Miraç ile sevgili Metin Akpınar'a ve programın arka planında emeği geçen bütün ekibe çok teşekkür ederim. Biletleri gördüğü gibi alıp ve bu anı birlikte yaşamamıza vesile olduğu için sevgilime de elbette.


Vaktiniz varsa ve Metin Akpınar severseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Hatta bence her halükarda izlenmesi gereken bir gösteri. Karşınızda canlı tarih diyebileceğimiz nadir insanlardan biriyle muhabbet etme fırsatı her zaman bulunmasa gerek. 


Keyifli seyirler... 🐾


Oyunun biletleri Biletix üzerinden satılıyor ve öğrencilere bir indirim söz konusu. 

Buradan sayfaya ulaşabilirsiniz.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Damdaki Kedi

     Damdaki Kedi, bir süredir okuduğum çocuk kitapları arasında yüreğimi en sıcacık yapan diyebilirim. Hem işim gereği hem de açıkçası sevdiğim için çocuk kitapları okuyorum. Akademik metinler, koca koca romanlar ya da kısa da olsa beni derinden etkileyen öykülerin arasında arada bir çocuk kitaplarına sığındığım oluyor. Çocukken okumuş olduğum bazı kitapları yeniden okuyorum hatta. Şeker Portakal’ı, Oz Büyücüsü gibi. Ek olarak içinden kedi geçen bütün metinleri okuma takıntım da beni kedilerin başrolde olduğu farklı öykülere götürüyor. Çocuk kitaplarında da bu konuda oldukça fazla seçenek var. Hayallerimden biri olan kedilerle ilgili bir antoloji hazırlama arzumu da bu şekilde besliyorum. Bir de küçükken çok sevdiğim bir kitabım vardı, yıllarca Bursa’daki evimizdeydi ama sonra kaybolmuş. Kapağını ve hikayeyi yarım yamalak hatırlasam da adını bir türlü anımsayamıyorum. Belki bir gün bir sahaf tezgahında bulurum. Şimdiki ‘ben’ olmamda ve özellikle hayvanlara olan sevgi ve saygımda çok e

Valizdeki Kedi

     Valizdeki Kedi, Göktuğ Canbaba tarafından yazılmış, Sedat Girgin tarafından resimlenmiş bir çocuk kitabı. Evinde miskin bir şekilde uyuklayıp, hayatını bu şekilde geçiren Kiki isimli bir kedinin birden kendisini Paris sokaklarını arşınlarken bulmasını anlatıyor. Sevgili Kikiciğimiz o miskin halinden kurtulup, Paris’te ne işlere bulaştırıyor patilerini.        Bir halı pisisi olan Kiki, bir anda kendini Paris sokaklarında kehanet pisisi olarak buluveriyor. Kedilerle fareler arasındaki savaşı bitirmeye çalışan Kiki, birden sorunlarını unutup Sanat Ağacı’nın hayatını kurtarmaya adıyor kendini. Sanat Ağacı üstte sanatçı kedilere, köklerinde ise farelere kendini yuva yapmış bir ağaç. Bir gün bu ağacı kesmek isteyen biri çıkıyor. Kediler fareleri, fareler ise kedileri suçluyor bu işte. Ama Kiki aslında onların ayrı olmadıklarını birlikte çalışarak ağaçlarını yani evlerini kurtarabileceklerine onları ikna etmeye çalışıyor. Kiki, kediler ve fareler birlik olarak Sanat Ağacı’nı yani evler

Kadınlar Vaizi

           Kadınlar Vaizi en sevdiğim yazarlardan biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar’a ait. Elimdeki kitap Mavi Çatı Yayınları tarafından basılmış. Kitaba geçmeden önce editleme kısmının beni biraz hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim. Kitap editi yapan biri olarak aynı sayfayı defalarca okumanın verdiği göz yorgunluğu, zihnin otomatik olarak doğru algılayıp tamamlaması ve bunun sonucunda bazı harf ve kelime hataları elbette olabilecek durumlar, ama bunun çok fazla olması, konuşma cümlelerinin karman çorman edilmesi ise okuyucunun gerçekten keyfini kaçıracak eksilere dönüşüyor.  İçindekiler sayfası da bulunmuyor kitapta. Bu benim için önemli bir detay, o yüzden ekleme ihtiyacı duydum. Başka bir baskısında bu hataların düzeltilip düzeltilmediğini inceleme şansım olmadı ama alırken bunu göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.  Farklı bir yayınevinin de tercih edebilirsiniz.       Kitaba gelecek olursak eğer, kitaba adını veren hikaye ve onu takip eden kısa öykülerden oluşuyor.