Damdaki Kedi, bir süredir okuduğum çocuk kitapları arasında yüreğimi en sıcacık yapan diyebilirim. Hem işim gereği hem de açıkçası sevdiğim için çocuk kitapları okuyorum. Akademik metinler, koca koca romanlar ya da kısa da olsa beni derinden etkileyen öykülerin arasında arada bir çocuk kitaplarına sığındığım oluyor. Çocukken okumuş olduğum bazı kitapları yeniden okuyorum hatta. Şeker Portakal’ı, Oz Büyücüsü gibi. Ek olarak içinden kedi geçen bütün metinleri okuma takıntım da beni kedilerin başrolde olduğu farklı öykülere götürüyor. Çocuk kitaplarında da bu konuda oldukça fazla seçenek var. Hayallerimden biri olan kedilerle ilgili bir antoloji hazırlama arzumu da bu şekilde besliyorum. Bir de küçükken çok sevdiğim bir kitabım vardı, yıllarca Bursa’daki evimizdeydi ama sonra kaybolmuş. Kapağını ve hikayeyi yarım yamalak hatırlasam da adını bir türlü anımsayamıyorum. Belki bir gün bir sahaf tezgahında bulurum. Şimdiki ‘ben’ olmamda ve özellikle hayvanlara olan sevgi ve saygımda çok etkisi var.
Hem çizimleriyle hem de hikayesiyle benim ruhumu saran Damdaki Kedi’ye dönecek olursak, Grazia Ciavatta tarafından yazılmış, Donato Pizzato çizimleriyle hayat bulmuş oldukça keyifli bir hikaye. Final Kültür Sanat tarafından basılan kitabın dilimize çevirisini ise Mine Özgün Romandini yapmış. Kitap 2012 Yılında IL BATTELLO A VAPORE Edebiyat Ödülünü ‘En İyi Yazar’ olarak almış.
Meraklı ruhu ve kırmızı kürküyle hiç tanımadığı bir yerde kaybolan damdaki kedimizle Martina isimli iyi kalpli küçük bir kızın sessiz arkadaşlığı konu ediliyor. Esmer örgü (Martina) dışında, onun arkadaşı sarı örgü de kediciğe (aslında pek gönüllü olmasa da) yardım ediyor. Babasını kaybeden küçük bir kız olan Martina yaşından olgun davranışları ve tavırları ile küçük bir çocuğun aslında ne kadar düşünceli ve olgun olabileceğini gösteriyor. Geceleri damda ağlayan kediciğin de bir kaybı olduğunu bir tek o anlıyor. Çünkü kendisi de bir kayıp yaşamış ve hüznü hala yüreğinde…
Bu tatlı öyküde kediciğimiz en sonunda arkadaşı esmer örgüyü görebilmek için korkularını yeniyor. Bazen özgürlüğe adım atabilmemiz için gözlerimizi kapatıp sıçramamız gerekir. Sessiz arkadaşını, belki de bir anlamda hüznünün ortağını göremeyen ve artık buna dayanamayan damdaki kedimiz tüm cesaretini toplayıp arkadaşı için korkularının üzerine sıçrıyor.
Kitapta kahramanlarımız özgürlüğe adım atarken ve korkuları ile yüzleşirken bunu çok nahif bir şekilde yapıyor. Özellikle çocukların bazı kavramları öğrenirken bu nahiflikle öğrenmesi bence çok önemli. Hikaye konu olarak beni çok içine çekti, dili ve çevirisi de güzel olunca tam kış aylarında sıcak çikolata içerken okunacak bir kitap hayali canlanıyor gözümde kitabı elime alınca.
İllüstrasyonlara bayıldığım için bu kitapta özellikle çizere de dikkat çekmek istiyorum. Okurken kitabın içine işlenmiş illüstrasyonlar içimi sıcacık yaptı. Özellikle de ev ve iş arasında gidip gelirken birçok şey yapmak isteyip bir türlü enerji bulamazken bu sıcaklık benim için çok anlam ifade ediyor. Hobisini işine dönüştürmüş olan Donata Pizzato’nun çizimleriyle daha da güzelleşen Damdaki Kedi kitabını okurken bir yandan da zihnimde o çizimlerin eşliğinde hikayeyi canlandırdım. Bu sayede iş ve ev arasındaki yolcuğumu gri ve soğuk metro yerine aslında bambaşka bir alemde geçirmiş oldum.
Yetişkin yaşamımızda pek çok etken sebebiyle kendimizi sıkışmış hissedebiliriz, (pandemi sürecinin bu durumu daha fazla tetiklemesi de cabası tabii!) benim son zamanlarda bulduğum yol kendimi çocuk kitaplarının tatlı ve sıcak dünyalarına yolculuğa çıkarmak oldu. Belki sizler de çocukken okuduğunuz kitaplara yetişkin kalbinizle yeniden bakmalısınız. Belki de çocuğunuzun okuyacağı kitabı onunla birlikte okuyup ardından güzel bir sohbete dönüştürebilirsiniz.
Keyifli okumalar…
Grazia Ciavatta
Çeviren: Mine Özgün Romandini
Resimleyen: Donata Pizzato
Yorumlar
Yorum Gönder