Ana içeriğe atla

Kapıların Dışında, Savaşın İçinde


    Kapıların Dışında oyunu, İBB Ali Emiri Kültür Merkezi'nde seyirciyle buluştu. Ben de ailemizin sahafı Erdem Bey sayesinde son dakika haberdar olup seyirciler arasında yerimi aldım. İBB, kültür merkezlerindeki sahnelerde özel tiyatroları ve seyircileri bir araya getiriyor. Bu çok güzel ve takdire şayan bir durum hem de bu oyunları seyircilere ücretsiz olarak sunuyor. Ne yazık ki duyuru anlamında aynı ilgi ve özen bürokrasiye takıldığı için gösterilemiyor. Örneğin Fatih'teki merkezde gidebilme ihtimalimin olduğu bu oyuna arkadaşımız haber vermese ben de gidemeyecektim. Pek çok insanın da aynı şekilde haberdar olamadığını düşünüyorum çünkü ne yazık ki salon çok dolu değildi. 

    Saat tercihleri de aynı şekilde şehir ve çalışma hayatı çok dikkate alınarak hazırlanmamış, oyun saat 19.00'da başladı. Mesai çıkışı ve İstanbul trafiği düşünüldüğü çok doğru bir başlangıç saati değil. Raylı sistemle gitmeme rağmen ben bile işten biraz erken çıkıp ucu ucuna yetişmiş oldum. Tabii oyunları ve seyirciyi hem de ücretsiz bir şekilde bir araya getirmek çok güzel bir uygulama ama keşke salonların daha yüksek kapasitede dolduracak altyapılar da düşünülseydi. 

    Tüm iç dökmelerimi bitirdikten sonra oyunla ilgili düşüncelerime geçebilirim sanırım. 

    Kapıların Dışında, Yolcu Tiyatro ekibinin sahneye koyduğu bir eser. Oyunun yazarı ise Wolfgang Borchert. Nazi karşıtı tutumuyla pek çok kez tutuklanan yazarın tek tiyatro metni de Kapıların Dışında. Bu oyunu da İsviçre'de hastalığı için inzivaya çekildiği dönemde yazmış ve oyunun dünya prömiyerinden bir gün önce 26 yaşında hayata gözlerini yummuş. Öykü ve şiir kitapları dışında tiyatro metni olarak kendisinden geriye yalnızca savaş karşıtı 'Kapıların Dışında' kalmış. 


    Oyun, savaşın hem bireylere hem de toplum üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu oldukça gerçekçi ve sert bir şekilde seyircinin yüzüne vuruyor. Savaş, sadece fiziksel anlamda cephede olanları değil, belki de kilometrelerce ötedeki insanları ve hatta cephedekilerin geride bıraktıkları şehirlerin kendisini de derinden etkileyebilen bir kavram. Tabii aynı zamanda sınıfsal ayrımı da en keskin bir şekilde gözümüze sokuyor. Bu durum da oyun içerisinde verilmiş. Sorgulayan, sorgulatan bir oyun ve tiyatro ekibi de bence bunu güzel bir şekilde sahneye taşımış.

    Yolcu Tiyatro, 'Kapıların Dışında' oyununu biraz daha deneysel bir deneyimle sahneye uyarlamış. Klasik bir oyundan ziyade dijital 3D mapping teknolojisini kullanarak sahneyi ve oyunu daha interaktif bir hale getirmişler. Oyuncuların performansları ve ince göndermelerle birlikte izlemesi keyifli bir 85 dakika yaşattılar bence. 

    Açıkçası çok keyifli olmayan deneyimlerimden sonra bu tür oyunlara biraz ürkerek gidiyorum. Yolcu Tiyatro ekibi Kapıların Dışında oyunu ile bu ön yargımı biraz kırdı. Animasyon ve kullanılan teknolojik eklemelerden çok keyif aldım, çünkü oyunun bütünlüğüne çok güzel bir şekilde yerleştirilmiş ve çiğ durmuyordu. Yalnızca sanırım sahnenin kendi akustiğinden ya da ses düzeneğinden kaynaklı ses ve müzikler konusunda tam emin olamadığım anlar oldu. Özellikle Pervin Bağdat'ın ilk karakterinde bazı söylediklerini duyabilmek için ciddi çaba harcadım. Karakterinden kaynaklı muhtemelen daha sessiz içine kapanık bir oyun sergilemesi gerekiyordu ve aslında bence keyifli bir oyun sundu ama mekan tam anlamıyla bir tiyatro sahnesi olmadığı için yeterli verimi alamadı. 


    Savaş karşıtı, güzel ve güncel göndermeleri olan keyifli bir oyundu. Çıktıktan sonra da düşündüren, sorgulatan, üstüne kafa yorduran türden... Oyundan keyifli ama elbette huzursuz ayrılmış oldum bu sebeple, işlenen ağır bir kavram olduğu için. Konusu ve akışı itibariyle hazmı zor olan bir oyun olmasına rağmen araya ekledikle esprili dokunuşlarla o ağır havayı da dağıtmışlar. Bu anlamda da dengeyi kurmak için çabaladıkları ve emek verildiği hissediliyordu. Tüm ekibin emeğine sağlık ve bizi buluşturan İBB'ye de yeniden teşekkürler. 

Oyuncular: Cenk Dost Verdi, Pervin Bağdat, Burak Üzen ve Emre Can Sancar
Yazar: Wolfgang Borchert
Çeviren: Behçet Necatigil
Yönetmen: Ersin Umut Güler
Video ve Animasyon: Tufan Dağtekin
Kostüm Tasarım: Özlem Kaya
Asistan: Emre Can Sancar

Keyifli seyirler... 🐾


Not: Oyun esnasında fotoğraf çekemediğim için Yolcu Tiyatro sayfasındaki fotoğrafları ekledim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Damdaki Kedi

     Damdaki Kedi, bir süredir okuduğum çocuk kitapları arasında yüreğimi en sıcacık yapan diyebilirim. Hem işim gereği hem de açıkçası sevdiğim için çocuk kitapları okuyorum. Akademik metinler, koca koca romanlar ya da kısa da olsa beni derinden etkileyen öykülerin arasında arada bir çocuk kitaplarına sığındığım oluyor. Çocukken okumuş olduğum bazı kitapları yeniden okuyorum hatta. Şeker Portakal’ı, Oz Büyücüsü gibi. Ek olarak içinden kedi geçen bütün metinleri okuma takıntım da beni kedilerin başrolde olduğu farklı öykülere götürüyor. Çocuk kitaplarında da bu konuda oldukça fazla seçenek var. Hayallerimden biri olan kedilerle ilgili bir antoloji hazırlama arzumu da bu şekilde besliyorum. Bir de küçükken çok sevdiğim bir kitabım vardı, yıllarca Bursa’daki evimizdeydi ama sonra kaybolmuş. Kapağını ve hikayeyi yarım yamalak hatırlasam da adını bir türlü anımsayamıyorum. Belki bir gün bir sahaf tezgahında bulurum. Şimdiki ‘ben’ olmamda ve özellikle hayvanlara olan sevgi ve saygımda çok e

Valizdeki Kedi

     Valizdeki Kedi, Göktuğ Canbaba tarafından yazılmış, Sedat Girgin tarafından resimlenmiş bir çocuk kitabı. Evinde miskin bir şekilde uyuklayıp, hayatını bu şekilde geçiren Kiki isimli bir kedinin birden kendisini Paris sokaklarını arşınlarken bulmasını anlatıyor. Sevgili Kikiciğimiz o miskin halinden kurtulup, Paris’te ne işlere bulaştırıyor patilerini.        Bir halı pisisi olan Kiki, bir anda kendini Paris sokaklarında kehanet pisisi olarak buluveriyor. Kedilerle fareler arasındaki savaşı bitirmeye çalışan Kiki, birden sorunlarını unutup Sanat Ağacı’nın hayatını kurtarmaya adıyor kendini. Sanat Ağacı üstte sanatçı kedilere, köklerinde ise farelere kendini yuva yapmış bir ağaç. Bir gün bu ağacı kesmek isteyen biri çıkıyor. Kediler fareleri, fareler ise kedileri suçluyor bu işte. Ama Kiki aslında onların ayrı olmadıklarını birlikte çalışarak ağaçlarını yani evlerini kurtarabileceklerine onları ikna etmeye çalışıyor. Kiki, kediler ve fareler birlik olarak Sanat Ağacı’nı yani evler

Kadınlar Vaizi

           Kadınlar Vaizi en sevdiğim yazarlardan biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar’a ait. Elimdeki kitap Mavi Çatı Yayınları tarafından basılmış. Kitaba geçmeden önce editleme kısmının beni biraz hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim. Kitap editi yapan biri olarak aynı sayfayı defalarca okumanın verdiği göz yorgunluğu, zihnin otomatik olarak doğru algılayıp tamamlaması ve bunun sonucunda bazı harf ve kelime hataları elbette olabilecek durumlar, ama bunun çok fazla olması, konuşma cümlelerinin karman çorman edilmesi ise okuyucunun gerçekten keyfini kaçıracak eksilere dönüşüyor.  İçindekiler sayfası da bulunmuyor kitapta. Bu benim için önemli bir detay, o yüzden ekleme ihtiyacı duydum. Başka bir baskısında bu hataların düzeltilip düzeltilmediğini inceleme şansım olmadı ama alırken bunu göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.  Farklı bir yayınevinin de tercih edebilirsiniz.       Kitaba gelecek olursak eğer, kitaba adını veren hikaye ve onu takip eden kısa öykülerden oluşuyor.