Bu defa yazacağım yazı ne bir kitap hakkında ne de sergi
üzerine, izlediğim bir oyundan bana kalanları paylaşacağım naçizane. Hanoch
Levin’in yazdığı Nermin Saatçioğlu’nun çevirdiği Kerem Ayan tarafından
yönetilen ‘Yaşamak Denen Bu Zahmetli İş’ adlı oyundu izlediğim. Devlet tiyatrolarında sergilenen bu oyunu ne
yazık ki son haftasında görebildim ben. Mayıs ayı programında yok ama belki
önümüzdeki dönem tekrar yer verirler.
Sahneyi üç karakter paylaşıyor. Evli Leviva ve Yona,
komşuları Gunkel. (Leviva Ülkü Duru, Yona Musa Uzunlar, Gunkel İşdar Gökseven) Evliliklerinde
sıkılmış Leviva ve Yona’nın, artık gecelerinin bir ritüeli haline gelmiş
kavgalarına dâhil oluyor bu tek perdelik oyunda seyirciler. Birbirlerini,
ilişkilerini kısacası hayatlarını sorgularken gece vakti kapılarına gelen
Gunkel’e karşı birdenbire aynı safha geçiyorlar. İzlerken “evlilik”, “aidiyet”,
“bağlılık” gibi kavramları düşündürüp,
sorgulatırken bir yandan da güldürmeyi başarıyor. Evlendikten sonra kadın ve
erkekten beklenen adanmışlık, kendi bireyselliğini hiçe saymak 30 yılı birlikte
yaşadıktan sonra artık Yona’ya katlanılmaz ve boş geliyor. Başını alıp gidesi
geliyor ama nereye olduğu belirsiz. Çünkü aslında bu var olmamışlık gittiği
hiçbir yerde peşini bırakmayacak. Metnin havada asılı kalan yerleri olsa bile
oyunculuklarla bence oyun içinde eriyip gidiyor. Kundak ve kefen, iki kumaş
parçası arasında aynılıklar silsilesi içinde geçip giden ömürlerin bir
sorgulanışı. Leviva ve Yona’nın kavgalarına dahil olan Gunkel ise yalnızdır.
Gecelerini paylaşacağı hatta gecenin bir vakti yataktan atıp tartışacağı biri
bile yoktur. O da o yüzden Leviva ve Yona’yı ziyaret eder gece vakti. Ve
Yona’nın şu çıkarımı yapmasına neden olur. “Hepimiz Gunkel’iz aslında Leviva. Bazılarımız
evli Gunkel, bazılarımız ise evlenmemiş.” “İstediğim şeyleri elde edemedim,
elde ettiklerimi ise artık istemiyorum.” diyor Yona. Hayattan beklentilerimizi,
isteklerimizi bunların sürekliliğini düşündürüyor insana.
Yaşamak zahmetli bir iştir, bunu bir ‘başkası’ ile paylaşmak
daha da zahmetli ama bu zahmeti külfet haline getirmemek mesele belki de. Bu
zahmetli işi paylaşıp bir nebze olsun ruha deva bulmak.
Yaşamak denen bu zahmetli işi keyifle sürdürebilmeniz
dileğiyle…
Yorumlar
Yorum Gönder