Ferit Edgü’nün İşte Deniz, Maria adlı “Öyküler & Çok Kısa Öyküler” alt başlıklı kitabı. İstanbul trafiğini en katlanır hale getiren kurtarıcım oldu. Duran otobüsün ve akmayan trafiğin ortasında kısacık öykülerle beni alıp başka başka hayatlara sürükledi. Ferit Edgü’yü ve dilini tanımak istiyorsanız keyifli bir başlangıç olabilir bence. Onun yalın dili ve benim “olay”larım, gözümüzün gördüğü olaylar değil diyen, “gözlerimi kapadığımda olayları daha iyi görüyorum” diyerek kurduğu yapısı ile minimal öykülerini içeren bu kitap akıcı diliyle okuyanını sarıp sarmalıyor.
Edgü’nün öykü anlayışının örnekleri yer alıyor. Minimal öykü, kısa hem de çok kısa, tüm fazlalıklarından arındırılmış, ayıklanmış “dil”in içindeki cevhere varmaya çalışan öyküler. Kitap, “Öyküler”, “Çok Kısa Öyküler” ve “İşte Deniz, Maria” adlı üç bölümden oluşuyor. Az sözle çok şey anlatıyor. Şöyle ki öykü anlayışına farklı bir bakış açısı getiren bu eser açıp açıp tekrar okunası kitaplardan.
Kitaptan bir pasaj paylaşmak istiyorum;
Yolda
Yola çıktım.
Ama çok geçmeden gördüm ki, yol yoktu. Yol silinmişti.
Ne yapabilirdim?
Geri dönemeyeceğime göre bir yol açıp orada ilerlemem gerekiyordu.
Ben de öyle yaptım.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum.
Hâlâ yoldayım.
Ama bu yol hangi yol ve beni nereye götürecek, bilmiyorum.
Kimi zaman bilemeyiz okuduklarımız yollarımızı çizmemizde bize yardımcı olurlar, bazen bizi bizden daha iyi anlatır yazarın kelimeleri. Sanki bizimle birlikte yaşamış gibi, hissetmiş gibi. İçimizde hissederiz öykülerdeki derinliği. Ve bazen Ecco il mare, Maria (İşte Deniz, Maria) satırlarını okurken deniz kokusunu burnumuzda duyabiliriz.
Keyifli okumalar…
Yorumlar
Yorum Gönder