Oldukça garip, belirsiz
bir dönemdeyiz bence. Yaşananlar garip geliyor, getirecekleri ise
belirsiz. Hayatımın geçişleri, koşturmacaları derken yazılacak
pek çok şey birikti aslında, bazıları güncelliğini kaybetti
bazıları zihnimin derinliklerine gizlendi ben onları gün yüzüne
çıkarana kadar. Ama tabi bir yerden yeniden başlamak lazım. O
zaman güncel olan bir oyunla yine yeniden demek gerek.
Sevdiğim adamla
yıldızların altında Genco Erkal ve Tülay Günal ikilisinden
Güneşin Sofrasında Nazım ile Brecht oyunun galasına katıldık.
Güzel bir konak bahçesinde şarkılarla şiirlerle biraz nefes
aldık. İtalyan bir mimara Osmanlı zamanında bir levanten
tarafından yaptırılmış olan Mahmut Muhtar Paşa Konağı'nın
bahçesinde ağustos ayı boyunca da devam edecek. Kurt Weill, Hanns
Eisler, Zülfü Livaneli, Fazıl Say, Timur Selçuk, Cem Karaca, Edip
Akbayram gibi ustalar ise eserleriyle sözlü-müzikli bir ziyafet
çekiyorlar.
Konağın pencerelerini
bahçesini de aktif olarak kullandıkları müziklerle şiirlerle
enfes bir gösteriydi. Gerek canlı orkestra gerekse konağa yansıtma
ile verdikleri görsel efektler harika bir bütün oluşturuyordu. Tabi beni bir etkileyen etken de bu doğal sahne içerisinde kafalarına göre hareket edip istedikleri an oyuna dahil olan kediciklerdi. Erkal ve Günal ikilisinin sahneden aktardığı güzel enerji ise
karanlık gecelerde biraz olsun tebessüm ettirip keyiflendiriyordu.
Daha ben yazıyı bitirip
yayınlamadan başına gelmeyen kalmadı oyunun. OHAL gerekçesiyle
oyun kaldırıldı. Güvenlik tedbiri imiş güya. Gerek sosyal medya
gerek yazılı basında gösterilen tepkilerle neyse ki oyun geri
döndü sahneler ve herkes bir oh çekebildi. Böylece Nazım ve Brecht Güneşin
Sofra'sında seyircisiyle buluşmaya devam etti.
Yorumlar
Yorum Gönder